Gastronomiyi farklı konu ve konuklarla konuştuğumuz etkinliklerimizde bu hafta, ünü ülkemiz sınırlarını aşan gurme Haldun Tüzel’i ağırladık. Öyle ki Haldun Tüzel, 600 yıllık Fransız derneği Chaine des Rotisseurs (Gastronomi Birliği Rötisörler Zinciri Derneği) tarafından şövalye unvanı verilmiş ve İtalya merkezli Slow Food organizasyonuna üyeliği bulunan bir gurme. Bunun yanında Haldun Tüzel, Milliyet Favori Lezzetler Gazetesi’nde uzun yıllardır köşe yazarlığı yapmaktadır.    

12 Ocak 2021 Salı günü düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Öğr. Gör. Rıfat PİR yaptı. Turizm Fakültesi Dekan Yrd. Dr. Öğr. Üyesi İsmail ÇALIK ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Eray POLAT’ın da hazır bulunduğu etkinliğe, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin yanı sıra Şiran Mustafa Beyaz MYO Aşçılık bölümü öğrencileri de ilgi gösterdi.

Düzenlenen etkinlikte konu başlığı “Gastronomi Yazarlığı ve Türk Mutfak Kültürü” şeklindeydi. Konuşmasında Haldun Tüzel, Türk mutfağının dünyada yeteri kadar bilinmediğini, çok farklı kültürlerden izler taşıyan ve yemek çeşitliliği açısından çok zengin olan Türk mutfağının uluslararası mecralarda döner-baklava-kebap üçgenine sıkışmış olduğunu ve bu şekilde tanındığını dile getirdi. Dünyada gastronomi turizminin geliştiğini ve Türk mutfağının zengin yapısı ile turistleri çok rahatlıkla cezbedeceğini ifade eden Tüzel, bunu başarabilmek için bazı yemek ya da tatlı çeşitlerinin günümüz insanına hitap edebilecek tarzda yeniden ele alınabileceğini sözlerine ekledi. Bu bağlamda örnek olarak baklavadaki şeker oranının ya da kebaplardaki acı oranının azaltılabileceğini gündeme getirdi. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Eray POLAT ise Tüzel’e ek olarak, günümüz tüketicilerinin ve turistlerinin deneyim odaklı ürünlere yönelmesi nedeniyle Türk mutfağına yönelik pazarlama çalışmalarında, deneyimsel pazarlama unsurlarının kullanılabileceğine parmak bastı. Tüzel de bu kapsamda sokak lezzetlerinin kolaylıkla işlevli hale getirilebileceğini ifade etti.

Tüzel, etkinliğin bir diğer konu başlığı olan “Gastronomi Yazarlığı” bağlamında ise şunlara değindi. Gastronomi yazarlığı, gastronomi yazmak ve yemek tarifleri yazmak şeklinde iki başlık altında incelenmelidir. Yemek tarifleri yazmak, günümüzde artık bir trend unsuru haline geldi ve ilgili/ilgisiz her kesimden insan buna girişti. Ancak kimi yayınlar istenen doyuruculuğu okuyucuya sunmaktan uzaktır, bu nedenle yetkin olan insanlar buna yönelmeli ve konuya oldukça hassas bir şekilde yaklaşmalıdır. Gastronomi yazmak ise daha meşakkatli bir süreçtir. Çünkü gastronomi yazmak sadece yemek tarifleri yazmaktan öte, yemeklerin hikayesini de ortaya koyma ve bunu okuyucuya ilgi çekici bir şekilde aktarabilme sürecidir. Diğer taraftan gastronomi yazarlığı, diğer alanlardaki yazarlık sürecine göre daha maliyetli olabilmektedir. Çünkü bir yemek yapıldıktan sonra fotoğraflama aşamasında kimi zaman istenen karelerin elde edilememesi, yemek yapım sürecinin en başından itibaren tekrarlanmasını gerektirebilmektedir, bu da maliyeti artıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.     

Oldukça keyifli bir sohbet ortamında geçen ve iki saatlik süreyi aşan sohbet, etkinliğin Gümüşhane’de, Fakültemizde, yüz yüze yapılabilmesi temennileri ile son buldu.